adım gizli olsun, nick fay

tam 6.5 yıldır öğrenciyim. şu an gazetecilik öğrencisiyim. aktif olarak gitar ve kajon çalıyorum. bir diğer yandan bağlama çalmaya çalışıyorum, henüz öğrencisiyim. bu enstrumanlardan önce elektro gitar ve elektro bateri çalıyordum. müzisyen arkadaşlarım saolsun notaları öğrettiler, notalar dışında teorik bir eğitimim yok, öğrendiğim ve çaldığım her şeyde alaylıyım.
enstruman çalmadan önce de rap müzikle uğraşıyordum. küçük bir belediye de doğup büyüdüğüm için herkes herkesi tanıyordu, yaptığım işleri herkese dinlettirebiliyor ve müzik yapmaya daha da çok hevesleniyordum, tabii arkamızda birkaç abimiz vardı. varolsunlar.. güzel günlerdi. o dönem uğraştığım şeylerin bana müzik kulağı kattığını düşünüyorum.
müzik kulağı kattığı gibi program öğrenmesini de kattı. kendi vokallerimin mixajını yaparken daw programlarının mantığını ve nasıl çalıştığını anladım.
aynı zamanda o dönem, gitar ve darbuka hevesimin de başladığı dönemdi. çok komik gelebilir ama evet, darbuka.
daha sonra üniversiteye gittim, türk dili ve edebiyatı okumaya. orada gördüm ki müzik bilen insan gerçekten el üstünde tutuluyor. ve para da kazanıyor. ordu'da okudum ilk üniversitemi, ordu'ya bir kez bile gitmiş arkadaşım varsa bilecektir şimdi, tek bir caddesi var ordu'nun. orada da 3-4 metre de bir sokak müzisyeni var. hepsi de bugünkü çoğu sanatçıdan daha güzel söylüyordu şarkıları. neyse, caddeye ne zaman çıksam karşılaşıyordum gitarist abilerle. bir gün dedim ben neden böyle bir şey yapmıyorum.
ordu'nun dereleri, aksa yukarı aksa
günlerden bir gün, ordu üniversitesi itiraf sayfasında gezerken birden "kajoncu aranıyor" diye bir mesaj gördüm. atladım hemen. abi dedim alın beni. bir şekilde ulaştım ve gittim yanlarına. itiraf etmem gerekirse o dönem daha kajona nasıl vurmalıyım tam bilmiyordum. sadece para kazanmak istiyordum ve yapabileceğimi düşünüyordum.
gel zaman git zaman kajon'a vurmayı öğrendim. öğrendim öğrenmesine de yanımdaki gitarist abi bıraktı beni, neden ayrılmıştık hatırlamıyorum ama bir şekilde başka bir yere gitmişti sanırım. ya mezun olmuştu, ya evlenmişti. yıllar geçti aradan tabii, o kısmı unutmuşum. gitar kalmayınca tek başına kajon'un bir etkisinin kalmayacağını düşünerek gitar öğrenmeyi hızlandırdım. aldım elime, gece gündüz çalmaya başladım. amacım para kazanabilmekti ama müziğin tek katkısının bu olmadığını fark ettim. o dönem sevgilim beni ne zaman şarkı söylerken görse sanki tekrar aşık oluyordu bana.
gitarı öğrenirken de kendimi sadece gitarla sınırlamamak ve tabii ki parayı tek başına kazanabilmek için şarkı söylemeyi de öğrendim.
yıllarca sokak müziğiyle kendimi geçindirmeye çalıştım. tabii ki bu süreçte kafe deneyimim de oldu. ama daha sonra okuduğum bölümü bırakmak zorunda kaldım. başka bir üniversiteye gittim. orada da, ordu'nun bana kattığı en büyük şeyle, sokak müzisyenliği ile geçindim yine. müzisyen arkadaşlar edinip kafelere gittik ekipçe.
şu anda da başka bir üniversite okuyorum. artık aile evindeyim. yakın bir arkadaşım var, arada bir onunla burada sanat sokağına gidiyoruz.
bir çiviyi çakar gibi
vura vura günlere
dört nala gidiyoruz
bizi bekleyen yere
aynı zamanda şu an bilim ve teknoloji kategorisinde, çok abonesi ve izlenme sayısı olmayan bir kanalım var. izlemek ve destek vermek isteyen arkadaşlar için: